Salih Ergül

16. yılında Ak Parti.

Anadolu Basın Yayın Birliğimizin 30 ilde şubesi var. Gittiğim her yerde ve Başkanlar Kurulu toplantılarımızda, pek çok ilde huzursuzluğun olduğunu gördüm ve duydum. Hemen hemen herkes teşkilatlardan şikâyet ediyordu. Umutların tükenme noktasına geldiğine şahit oldum.

Reisin gayreti ve iyi niyeti olmasa, partinin teşkilatlar yüzünden çok büyük zarar göreceğini dillendirdi çoğu vatandaş ve gazeteci dostlarım.

Ayak oyunlarıyla, gerçek dava adamlarının dışlandığı, partiyi rant aracı olarak görenlerin, tehditlere varan davranışları anlatıldı.

Ben gazeteciyim. Bir gazeteci olarak,30 ilde teşkilatı bulunan bir basın kuruluşunun Genel Başkanı olarak, gördüklerimi ve duyduklarımı söylemeden, yazmadan geçmenin, nemelazımcılık olacağını düşünüyorum.

Halkın gözü kulağı olan bizler, kamuoyunu doğru bilgilerle aydınlatmak zorundayız. Sessiz kalmak bizim işimiz olamaz.

Gazeteci gözüyle ve mantığıyla, doğruları övecek, yanlışları eleştireceğiz. Fanatiklikten uzak olarak, herhangi bir partinin yanlışlarını görüp, yazmamak ve söylememek doğru insanların yapacağı bir şey değil.

Gazeteci taraf olmamalı. Objektif yaklaşımlar içinde yapmalı haberini ve yorumunu.

Taraf olduğu değerler de olmalı tabi’i ki. Ülkenin çıkarları, milli ve manevi değerleri söz konusu ise, gazeteci de olsa taraf olur.Bu değerlere hangi parti sahip çıkıyorsa, ben de o partiden yana safımı belli ederim.

Milletin umudu kimden yanaysa, ben de ondan yanayım. Milletimin umudu, benim de umudum olmalı diye düşünürüm.

Şu anda gelinen noktaya bir bakalım. Etrafımız ateş çemberine dönmüş. Dünyada bizim gözümüzün içine bakan, ağzımızdan çıkacak her sözün takipçisi olan devletler ve milletler var. Onların da umudu bizde. Onlara bu umudu veren, kim olursa olsun, benim taraf olmama sebeptir.

Geçmişte Rahmetlik Özal, Türk ve İslam dünyası dedi, 20 sene partisi ön sıralarda kaldı, iktidar oldu.

Şimdi Recep Tayyip Erdoğan var. 15 senedir iktidarda. Milletin teveccühü ile dünya üzerindeki mazlum devlet ve milletlerin de umudu olarak yerini koruyor.

Sığınılacak liman arayan bize geliyor. Bizim sığınacak limanımız da yok. Onun için dik durmak, birlik olmak zorundayız. Ağabeylik makamında olmak gibi bir misyonu temsil ediyor bu gün Sayın Cumhurbaşkanımız.

Aynı zamanda, tüm hesapların alt üst olduğu bu dönemde, şahsi menfaatlerin önüne, milli çıkarlarımızı koymak zorundayız.

Kapitalist güçler, ellerinde kalemle, orta doğunun sınırlarını yeniden çizmenin hesapları yapıyorlar bu günlerde.

Ak partinin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın yüklendiği misyonun büyüklüğünün farkındayım. Birilerinin hoşuna gitmeyecek diye düşünecek zaman değil. Yanlışlar yazılacak ki doğrular bulunsun.

Onun için, hiç kimse kusura bakmasın, yeri gelecek eleştirecek, yeri gelecek öveceğiz.

Siyasetten bir makam talebimiz yok. Geçmişte çok yaptık siyaseti. Şimdiki yönetimde olanların hiç biri yokken biz teşkilatçılık yapıyorduk. Şimdiki görevimiz, teşkilatın artılarını, eksilerini görüp, uyarmak.

Kim ne derse desin, Recep Tayyip Erdoğan ülke siyasetine damgasını vurmaya devam ediyor. 16. yıllarını kutluyor Ak Partililer.

Erdoğan hapisteyken birkaç köşe yazımda belirtmiştim.”GELECEĞİN UMUDU TAYYİP ERDOĞAN” diye.

Bizim olduğu gibi, şu anda O’nun da endişeleri var. Teşkilatların yenilenmesini istiyor. Ama çoğunun gitmeye niyeti yok. İnşallah 2019 a dipdiri ve yepyeni teşkilatlarla gider de, umut olmaya devam eder.

Selam ve dua ile.