- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 20 Şubat 2018, Salı 12:17
- 791 kez okundu
ANNELER-BABALAR! ÇOCUKLARINIZI SÖNMÜŞ BALONA ÇEVİRMEYİN!
Soma'da kurucu müdürlüğünü yaptığım dershanenin hanım hanımcık en güzel, en çalışkan ve en sempatik kızlarından biri olan S. adlı bir öğrencimiz vardı. Öğretmenlerine saygılı, arkadaşlarla olan ilişkisi sempatik, girdiği yeri neşelendiren cıvıl cıvıl bir öğrencimizdi. Kendisine “Çok güzel bir kızsın. Değil Soma’da, Manisa'da bile senin kadar güzel kız yok.” diye, takıldığımda, “S.” Manisa'da bile benim kadar güzel kız yokmuş.” diye, arkadaşlarına hava atar, kendisini övermiş. Her dershaneye gittiğimde mutlaka bir bahane ile beni görür ya notlarını gösterir ya da bir şeyler sorar; ben de her zamanki gibi “ Güzel Kız” diye iltifatımı eksik etmezdim.. Sadece S.ye değil, diğer öğrencilerime de erkekse “yakışıklı”, kız ise “Güzel Kız” diye iltifat etmek, eğitim hayatımdaki alışkanlıklarımdandı. S. de iltifatlarımdan inanılmaz sevinç duyduğunu okulda öğretmenlerine, evde anne babasına, mahallede komşularına gururla anlatırmış. Bu yaşlardaki gençlerin hassasiyetini elli yıldır gözlüyorum. Özellikle karma eğitim yapan okullarda gençlerin en yumuşak karnı, birbirlerine güzel görünmeleri ve güzelliklerinin özellikle anne babaları, öğretmenleri tarafından dillendirilmesidir,
Bir gün dershaneye gittiğimde beni gören S. benden kaçar bir şekilde uzaklaştı. Teneffüslerde yanıma gelmez oldu. Ertesi günlerde baktım teneffüste yalnız başına bir köşeye çekilmiş ve olabildiğince üzüntülü bir hali var. S. hayrola hasta mısın neyin var?” dediğimde kaçarcasına yine benden uzaklaştı. S’nin bu davranışlarına bir türlü anlam veremedim. Dershanenin müd. Yard. Tuncay Bey'e S.'nin durumunu sorduğumda:“ Hoca’m, maalesef S.nin anne babası boşanmak üzere mahkemeye başvurmuşlar. Bu ayın yirmi yedisinde de duruşmaları varmış.” dediğinde S.nin benden kaçışının sebebini anladım. Hemen S.yi çağırdım. Olayı bir de S.den dinledim ve Tuncay Bey'in verdiği bilginin doğruluğunu öğrendim. Bir an ne yapabilirim, diye düşündüm. Hemen aklıma annesini çağırmak geldi. Çağırdım, bir süre sonra annesi geldi. Baktım kızım yaşında bir bayan. Sebebini sordum. Beyinin kredi kartını kaynına verdiğini, kaynının da limit dışı harcama yaptığını, yaptığı harcamayı ödeyemeyince borcun üzerlerine kaldığını ve maddi sıkıntı içinde olduklarını söyledi. Bunun üzerine ben de evlenirken “ Tasada, kederde ve sevinçte beraber olmak üzere” nikâh defterine imza attıklarını kendisine hatırlattım, dedim ki “Hiçbir evlilik birinci evliliğe benzemez; gençsiniz, çalışır, bu sıkıntının üstesinden gelirsiniz. Şunu unutma! Bak gençsin, yalnızlık Allah'a mahsustur, Yarın talibin çıkacak evleneceksin. Kızın S.yi de hâkim sana veya babasına verdi. Zaman zaman evine gelecek. Pekâlâ, evlendiğin adama kızının nikâhı düşer mi; düşer. Evlendiğin beyin de aynı yaşta bir erkek çocuğu varsa aynı evde bulunmaları sıkıntılı olmaz mı?” dedim ve “ Okul Müdürünün Günlüğünden” adlı kitabımın“Açım, Açım, Açım!” başlıklı bölümü kendisine okuttum. Yazıyı okuduktan sonra bayan bir tuhaf oldu ve “Ben bunları hiç düşünmemiştim Hoca’m.” dedi.
Arkasından beyini çağırdım. Aynı şeyleri beyine de söyledim. Aynı yazıyı ona da okuttum. Evliliği sıkıntıda olan okurlarım mutlaka kitabımdaki ve www.kadirkeskin.net sitemdeki “ Açım Açım Açım!” başlıklı yazımı okusunlar. Sanmasınlar ki birinci evlilikte yaşadıkları problemler, ikinci evliliklerinde olmayacak. Birinci evliliklerinde yaşadıkları problemin sarmalını, ikinci evliliklerinde de yaşayacaklarını asla gözden ırak tutmasınlar. Nihayet her ikisi de yumuşadı. Duruşmaya kalmadan mahkemeyi geri aldılar. S.nin de yuvası kurtuldu. Bizim güzel kız S. babasının da evde olduğu bir zamanda, bir öğle teneffüsünde SOBEM'in bütün öğretmenlerini evine davet ederek annesinin yaptığı güzel pasta, börek ve çöreklerden bizlere ikram etti. Üzüntüden sönmüş balona dönen S.nin de eski neşesi yerine geldi. İrtifa kaybeden başarı grafiği de yine eski haline geliverdi.
S. nin durumuna ilaveten bire bir yaşadığım başka bir olayı da anlatarak yazımı bitireyim. Bir gün odamda otururken Manisa’da tanınmış elit ailelerinden birinin çocuğu olan öğrencimiz gergin, dokunsan bomba gibi patlayacak bir psikoloji içinde odama girdi. Daha buyur demeden öğrencimiz: “ Hocam ben pansiyonda kalmak istiyorum beni paralı yatılı olarak pansiyona kaydedin. Kaç para ise hemen yatırmak istiyorum” dedi. Ben de öğrencimizin ailesinin refah seviyesini yakinen bildiğim için “ Oğlum sen pansiyonda rahat edemezsin, yemeklerini yiyemezsin, on dört kişinin yattığı yatakhanede yatamazsın, seni kaydederim ama bir hafta sonra da pansiyondan çıkarsın, yatırdığın parayı da alamazsın” dediğimde, “ Hayır hocam bana bir iyilik yapın beni mutlaka pansiyona alın. Evde ders çalışamıyorum” “ Neden?” dediğimde, “ Hocam evde övey babamın anneme olan davranışlarını hazmedemiyorum ve bir türlü kendimi derslerime veremiyorum. Ne olur beni pansiyona alın. Bu sene son senem, mutlaka üniversiteyi kazanıp evden ayrılmam lazım.” dedi ve daha sonra anlattıkları karşısında öğrencime hak vererek pansiyona kaydını yaptım. Sene sonunda da üniversiteyi kazandı. Manisa’da oturmam nedeniyle zaman zaman öğrencimizle karşılaşıyorum. İyi bir işi, mutlu bir yuvası var. Karşılaştığımızda elimi öpüyor, boynuma sarılarak “ Hocam bana hayatta en büyük iyiliği yapan sizsiniz. Beni pansiyona almasaydınız, ne üniversite kazanabilirdim, Allah korusun elimden başka kazalar da çıkabilirdi” diyerek sevincini ve duygularını ifade etmektedir.
Boşanan aile çocukları, taze fidan üzerine düşen kaya parçası gibi aniden büyük bir psikolojik travmaya uğramaktadırlar. Bir türlü anne veya babalarının övey anne veya övey baba ile bir arada bulunmalarına ve onların davranışlarını hazmedememektedirler. Genelleme yapmak istemem ama en iyi evliliğin de büyükler tarafından birinci evlilik olduğu dillendirilir. Eğer arada yüz kızartıcı bir durum söz konusu değilse eşler boşanırken çocuklarının uğrayacağı bu psikojik travmaları baştan hesap etmeleri gerekir. Maalesef enti püften sebeplerle boşanan anne – babalar kendileriyle beraber çocuklarını da heder etmektedirler.
Tedavisi mümkün olmayan zararlı alışkanlıklar, yüz kızartıcı suçlar, aldatma- hırsızlık- erkeğin eve bakmaması, kazandığı parayı başkalarıyla gece hayatında harcaması, uyuşturucu, alkol , kumar VS gibi yanlışları varsa hemen boşanın. Ama sun'i sebepler yüzünden örneğin; 1 – Kıskançlık 2 – Zan 3- Yanlış bilgi 4- Yanıltıcı haber 5- Bazı bilgilerin saklanması 6- Asılsız dedikodular, her ailede olan ve olabilecek gelin kaynana anlaşmazlığından da yuvanızı yıkıp arkada övey baba- övey anne kokusu koklayan boynu bükük çocuklar bırakmayın.
MAKALEYE YORUM YAZIN
-
12.03.2019 Tul-i Emel
-
28.01.2019 ” Cennet, Cehennem Nasıl bir Şeydir Anlat Bana!”
-
15.12.2018 KENDİ ELLERİMİZLE KENDİMİZE VE GELECEĞİMİZE ZARAR VERMEYELİM
-
10.11.2018 ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI : “ BEN HAKLIYIM”
-
26.09.2018 GENÇLER BİLDİK SANDIKLARI ŞEYİN EN BÜYÜK ÇAHİLLERİDİR..
-
17.08.2018 İNSANLAR KIYAFETİNE GÖRE KARŞILANIYOR AMA...
-
28.07.2018 BİR ASIRDIR ÇAĞDAŞ MEDENİYET SEVİYESİNİ NEDEN YAKALAYAMADIK?
-
28.06.2018 HAYATIN İKİ TEMEL GERÇEĞİ
-
18.05.2018 BİR RAMAZAN HATIRAM
-
30.04.2018 HEPİMİZİN HİKAYESİ
-
21.04.2018 " DERELER AKTI GİTTİ KURUDU VAKTİ GEÇTİ"
-
13.04.2018 " BEN BABAMI SEVMİYORUM"
-
12.03.2018 YORMAYANLAR SONUNDA ÇOK YORULUYORLAR
-
05.03.2018 BENİM ÖNÜMDE SÜTRE KALMADI, SİZİN ÖNÜNÜZDE KALDI MI? ( 2. bölüm)
-
27.02.2018 SİZİN ÖNÜNÜZDE SÜTRE KALDI MI? BENİM ÖNEMDE KALMADI
-
12.02.2018 MÜHLET VAR İHMAL YOK
-
05.02.2018 RAHMETLİ EŞİNİN TÜLBENTİNİ HERGÜN KOKLAYARAK GÖZ YAŞIYLA ISLATAN ARKADAŞIM
-
27.01.2018 "ÇOK ŞÜKÜR TÜRKLER GELDİ NAMUSUMUZ KURTULDU KARNIMIZ DOYDU"
-
15.01.2018 "GÜZELLERİNİZ SOLMASIN, ÇAMLARINIZ KURUMASIN!"
-
08.01.2018 EVLİLİKTE BİREYSELLİĞİN GETİRDİĞİ SIKINTILAR
-
04.01.2018 EVİMİZDEKİ HUZURU UZAKLARDA ARAMAYALIM
-
27.12.2017 BÜYÜK ŞEYTAN EN ÇOK NEYE SEVİNİR?
-
16.12.2017 BOŞANMALARIN ARKASINDAN GELEN SIKINTILAR
-
11.12.2017 GENÇLER VE GENÇ EŞLER HAYALLERİNİZİ PİŞMANLIKLARLA SONUÇLANDIRMAYIN!
-
08.12.2017 HUZURU YANLIŞ YERLERDE ARAYIP DA SONUNDA AĞIR BEDEL ÖDEMEYELİM